26 Nisan 2013 Cuma

organik bitki



                                   
                                        http://www.google.com.tr/search?q=organik+bitkiler

                                              ORGANİK BİTKİSEL ÜRETİM 

   Organik bitkisel üretim,  kontrol ve sertifikasyon kuruluşları  ile sözleşme yapılmak suretiyle bu kuruluşların kontrolünde gerçekleştirilir. 

    Organik bitkisel üretim yapacak olan müteşebbis, kontrol ve sertifikasyon kuruluşu ile sözleşme yaptıktan sonra geçiş sürecine alınır. Geçiş süreci, tek yıllık bitkiler ile mera ve yem bitkilerinde iki yıl, çok yıllık bitkilerde üç yıldır. Tek yıllık bitkiler ekim tarihi, çok yıllık bitkilerde hasat tarihi göz önüne alınmak durumundadır. 

    Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu; arazinin önceki yıllardaki kullanım durumu, yapılan uygulamalar, bölgedeki genel durum ve yetiştirilen ürünler, risk durumları, konu ile ilgili müteşebbis kayıtları ve raporlarının incelenmesi neticesinde geçiş sürecini uzatabilir ya da kısaltabilir. 

    Bir işletmede, organik tarım metodu ile üretilen ürün ile aynı tür ve çeşitten olan yada bu ürünlerden kolaylıkla ayırt edilemeyen konvansiyonel ürünler bazı istisnai durumlar dışında bir arada üretilemez. Bu istisnai durumlara, ilgili organik tarım mevzuatlarında  yer verilmiştir. 

    Çoğaltım materyali (Tohum, fidan, fide v.b) genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş olmalıdır. Tohumluk sentetik pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik özellikte ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş olmalıdır. 

10 Ağustos 2010 tarih 27676 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin  Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek2 bölümündeki Gübre ve Toprak İyileştiriciler ile Bitki Koruma Maddeleri  başlıkları altında yer alan maddelerin kullanımına izin verilir.


süs bitkileri



   
   Süs bitkisi, daha çok gösterişli çiçek ya da yaprakları için bahçe bitkisi ya da ev bitkisi (salon çiçeği) olarak yetiştirilen, besin amaçlı olmayan, süs, çiçekçilik ya da bahçecilik amaçlı bitkilerdir. Çiçeği olsun olmasın Türkçede halk arasında Çiçek adıyla da yaygındır.
                             http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCs_bitkisi






                                           http://www.youtube.com/watch?v=5f2f4wOFL2w


                                   

zehirli bitkiler


DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN ZEHİRLİ BİTKİLER

GEZEGENİMİZDEKİ EN ÖLÜMCÜL BİTKİLER:
     Bitkiler insanlığa taze hava, yiyecek ve ilaç sağlar.  güzel ve rengarenk çiçekler ile 
çevre güzelleştirmekle beraber
    Birçok bitki insan için yararlı olmakla birlikte, insanlar için zararlı ve öldürücü
olduğu kanıtlanmış bazı çeşitleri de vardır.
 İşte dünyanın en ölümcül bitkilerin
bir listesi:

Zakkum (Nerium Oleander)


          

özellikle yaprak ve odunsu sapları zehirli değildir. Çoğu zehirlenmeler yapraktan olur. 
şiddetli sindirim rahatsızlığı, kalp rahatsızlıgı belirtileridir.
 Bu, dünyanın en ölümcül bir bitkisidir
. 

Dumbcane (Dieffenbachia)

          
Yaprağını  ısırma, ağızda hemen yoğun ağrılı yanmaya neden olur.  ,
yoğun yanma, tahriş ve dil, ağız, boğaz da yanma  
 Şişme, ölüme yol açan solunumu
engellemek için yeterli  olabilir.
 Dieffenbachia yeryüzündeki en ölümcül bitkiler biri olarak kabul edilir.

  • Ölümcül Nightshade (Atropa Belladonna)

        Bu bitkinin tüm parçaları toksik içerir. Genellikle ölümcüldür, genç bitkiler ve tohumları, bulantı, kas 
    seğirmeleri, felçe neden olur, özellikle zehirli. Ölümcül itüzümü veya güzel avrat otu, 
    Batı yarımkürede bulunan en zehirli bitkilerden biridir. Bitkinin kökü, genellikle en zehirli bir parçasıdır.

           


    Su Hemlock (Cicuta)



       Bu bitkinin en zehirli parçası köküdür.  Cicuta son derece zehirli olduğu gibi,
    çoğu zaman ölümcüldür b.
     Kuzey Amerika'nın en zehirli bitkisi olarak kabul
    edilir.
     Yutulduğunda Cicuta şiddet ve acı konvülsiyonlar 15 dakikada ölüme neden olur.

      Kaplanboğan (aconitum variegatum)


                   
      Bitkinin tüm parçaları son derece zehirlidir. Eski savaşçılar düşmanlarının
      su kaynakları zehirlemek için kullanılmıştır.
       Geçmişte kurt öldürmek için kullanılırdı.
      Boğulma, kusma, bağırsak, ağız kuruluğu, yanma, karıncalanma ve uyuşma neden olur.

    bazı bitkiler ve kullanım alanları

                                    

    Bazı Bitkiler ve Kullanım Alanları

    Pek çok ev yapımı kozmetiğin etken maddeleri bitkisel kökenlidir. Bu bitkilerin çok önemli bir bölümü yüz yıllardır kendilerini çok yönlü olarak kanıtlamışlardır. Ayrıca son elli yıl içinde bitkiler üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları da fevkalade olumlu çıkmıştır. Aşağıda tanıtılan bitkiler, güzellik bakımına en uygun olanlarıdır:
    - Atkuyruğu : Bitki, içerdiği bol miktarda silisik asit sayesinde, cilde yeni bir esneklik kazandırır. İrin toplayan sivilcelerin tedavisinde kullanılabilecek en etkili dezenfekte ilacıdır.
    - Ayni safa çiçeği: Cildi temizler ve kendini yenilemesini destekler. İltihaplanmaları önler ve yaraların iyileşmesini çabuklaştırır. Ayni safa merhemi de yaraların iyileşmesinde önemli rol oynar.
    - Sarı kantaron : Yatıştırıcıdır. Özellikle kuru ve çatlak cildi rahatlatır ve iyileşmeyi hızlandırır.
    - Ceviz yaprağı : Yağlı ve temiz olmayan ciltlerde ve yağlı saçlarda kullanılabilir.
    - Ebegümeci : Basit yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Cildi düzgünleştirir ve kuru deriye kadife yumuşaklığı kazandırır.
    - Civanperçemi : İltihaplanmaları önler,krampları çözer ve dezenfekte eder. Özellikle sağlıksız ve iltihaplı ciltte başarıyla kullanılabilir.
    - Gülyağı ve gülsuyu : Cilde canlılık kazandırır ve gerginleştirir.
    - Ihlamur : Cilt dokusunu güçlendirir ve yeni hücre oluşumunu destekler. Kuru ve duyarlı ciltler için uygundur.
    - Isırgan otu : Cildin kan dolaşımını hızlandırır. Yağlı saçlara ve kepeğe karşı kullanılabilir.
    - Kekik : Dezenfekte gücü çok yüksektir. Özellikle sağlıksız ve iltihaplanmaya yatkın ciltler için önerilir.
    - Oğulotu/Melisa : Limon kokulu bu bitki, sinir sisteminin yanı sıra cildi genel anlamda yatıştırır.
    - Mayıs papatyası : Bu klasik güzellik bitkisi, iltihaplanmayı önleyici ve yatıştırıcı etkileriyle, özellikle problemli ve duyarlı ciltler için çok önemlidir.
    - Avokado : İçerdiği yağ asitleri ve vitaminler sayesinde bu koyu yeşil meyve, çok değerli besinler listesinde yer almaktadır. Dıştan kullanımda, bol miktarda içerdiği A vitamini, hücrelerin yenilenmesini destekler, üst deride kepeklenmeyi ve nasırlaşmayı önler. B vitamini kompleksi, hücre metabolizmasını çok olumlu etkiler. Avokadonun etken maddeleri, cildi kurumaktan korur ve özellikle, duyarlı, kuru, yıpranmış ve yaşlanmış cildi iyileştirir ve güçlendirir.
    - Buğday kepeği : Mineraller ve B vitaminleri içerir. Cilde düzgünlük kazandırır ve kurumaktan korur.
    - Yeşil çay : Japonların ulusal içkisi olan yeşil çay, yalnızca içten değil, dıştan da kullanıldığında çok yarayışlıdır. Duyarlı ciltleri yatıştırır, olgunlaşma aşamasında cildi besler ve vaktinden önce yaşlanmaktan korur.
    - Elma sirkesi : Bu çok yönlü ilaç, cildi canlandırır ve derinin asidik koruma örtüsünü güçlendirir. Çok zengin vitaminler ve mikro besin maddeleri içerir. Kuru ve çatlak cilt kadar, yağlı ve sivilceli cildin bakımında da başarılıdır. Saçlara yumuşaklık ve parlaklık kazandırır.
    - Havuç : İçerdiği karaten (provitamin A) ve lesitin, cilt sertliklerini normalleştirir, deriye sağlıklı bir görünüm ve renk kazandırır.
    - Hıyar(salatalık) : Cilt için klasik bir nemlendirici olarak bilinen hıyar, yağdan arındırıcı etkiye de sahiptir ve bu nedenle yağlı ciltler için hazırlanan maskelere ve kompreslere girer.
    - Limon : Doğal kozmetikte çok önemli bir yeri vardır. Mikrop kırıcı, sıkıştırıcı/sağlamlaştırıcı/gerdirici  özelliği vardır ve cildi yağdan arındırır.
    - Yulaf : B grubu öncelikli olmak üzere, vitaminler,mineraller ve değerli yağlar içerir. Öğütülmüş yulaf deriyi düzgünleştirir ve özellikle bu amaçla hazırlanan yüz maskelerinde başarıyla kullanılabilir.
    - Zencefil : Cildi çok olumlu etkileyen doymamış yağ asitleri bakımından zengindir. Cildi yağdan arındırır, iltihapları yatıştırır,çatlakların ve basit yaraların iyileşmesini hızlandırır.

    Bunların yanı sıra mutfağınızda bulunan bazı besin maddeleri ile de bir takım uygulamalar yapabilirsiniz :

    - Çiçek balı : Dünyanın bilinen en eski tatlandırıcısı, albüminler, vitaminler, mineraller, mikro besin maddeleri, enzimler ve organik asitler içerir. Bu besleyici maddeler cildi güçlendirir ve yumuşatır. Anti bakteriyel ve iltihap giderici, deriyi gerginleştiricidir, esnekliği arttırır ve kan dolaşımını uyarır.
    - Çökelek/ekşimik : İltihaplı cilde karşı eski zamanlardan beri kullanılan çökelek, gerektiğinde biraz ılık sütle karıştırılarak krem kıvamına getirilir. Yağlı cilt bakımında kullanılır, altderinin (perminal katman) kan dolaşımını hızlandırır, ayrıca hafif güneş yanıklarında rahatlatıcıdır. Çıbanları (örneğin koltuk altında çıkan köpekmemesini) kısa sürede işletir ve temizler.
    - Süt : Yağlı cilt bakımında ve nemlendirici olarak idealdir. Çok değerli maddeleri cilt tarafından hızla emilir. Üst deriye esneklik kazandırır, cildin asidik koruma örtüsünü güçlendirir, kan dolaşımını uyarır ve pürüzlü deriyi düzgünleştirir.
    - Yoğurt : İçerdiği bakteri kültürleri sayesinde, üstderi bakteri florasının yeniden yapılana bilmesine yardımcı olur. İçerdiği süt asidi ise cildin erken kırışmasını önler, ona yumuşaklık ve esneklik kazandırır.
    - Yumurta sarısı : Lesitin ve kolesterol açısından çok zengin olduğu için, cilt maskeleri ve kompresler hazırlanırken emulgatör olarak (örneğin yağ ile suyun bir süre için birbirine karışmasını sağlamakta) kullanılır. Cildi rahatlatır ve düzgünleştirir.

    http://sanatguzellik.blogcu.com/bazi-bitkiler-ve-kullanim-alanlari/2804979


    tıp alanında bitki


    TIPTA  KULLANILAN  BİTKİLER
           Bir çok bitki; yaprağı, kökü, meyvesi, kabuğu, çekirdeği, tohumu, yağı v.s. kısımları ilaç yapımında kullanılır. Tıpta kullanılan bitkiler ile ilgili bilime ise “ FARMAKOGNOZİ ” denir.

        Dünyanın her yerinde ilk aşiretler şifalı otlara ilişkin bilgileri sınama ve yanılma işlemleriyle topladılar. Şifalı bitkiler tıbbı geleneği hiç kopmadan en uzun süren ülke Çin’dir. M.Ö. 2698 yılında İmparator Shen Nung öldüğü zaman en az 100 yararlı bitkiyi denemişti. Yararlı Otlar Yasası adlı yapıtında 252 tür bitkiyi ele almış, şimdi de çoğu kullanılan otların saklanması ve kullanılmasını anlatmıştı.

        Anadolu’da kocakarı ilaçları olarak bilinen bitki ile tedavi insanlığın tarihi kadar eskidir. Büyük hekim İbni Sina da bitki tedavisini başarıyla uygulanmıştır. 

       19. yüzyılda bilimin ilerlemesiyle ilaçlardaki bitki ögeleri ve yoğun dozların yapay olarak elde edilmeleri 20. yüzyılın ortalarında şifalı otların tıptaki kullanımını en alt düzeye indirdi. Oysa şimdi ilaçların yan etkilerine karşı duyulan ilgi, çevreyi tanıma ve kişilerin kendi sağlığına karşı daha büyük sorumluluk alma isteği nedeniyle şifalı bitkilerle tedavi şaşırtıcı bir canlanmayı yaşamaktadır.

        İlaç şirketleri bir yandan şifalı bitkilerin değerini tanıyıp beklenmeyen enerjiyle botanik araştırmaya eğilirken öte yandan  tıp ürünleri üzerindeki yüksek kazanç tekellerini korumak istiyorlar.

        Doğal yöntemler ve bitkilerle tedavi Alternatif Tıp ve Bitki Hekimliği “HERBALİZM” nin konularıdır. Ülkemizde henüz bu dallar yoktur, yalnız bu şekilde tedavide bitkiler önemli ve bilinçli bir şekilde kullanılmalıdır.




                           

    Alternatif Tıp'ta kullanılan bazı tedavi yöntemleri;
    • Ozon gazı tedavisi
    • Hipertermi (Beden ısıtma.)w
    • Hidrazyne Sülfat
    • Buğday şırası
    Masaj, çeşitli maddelerin buharları, sıcak su terapileri, spa gibi uygulamalar vücudu rahatlatır, dinlendirir, kireçlenme olan alanları hareketlendirir. Düzenli spor yapmak da insan sağlığına olumlu katkıda bulunur.
    Alternatif tıp olarak tanımlanan yöntemler, insanların psikolojik hallerini ve bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirerek hastalıklarla mücadele edilmesini sağlar. Bağışıklık sistemi, bilinen tüm hastalıkları, tümör ve kanser leri yenebilecek mükemmel bir sistemdir ve herkesin vucudunda vardır. Stres, yorgunluk, kötü beslenme (malnütrisyon), radyasyonradyoterapi,kemoterapi, bazı viral enfeksiyonlar (örn. AIDS), diabet gibi durumlarda bağışıklık sistemi zayıflar.
    Çağdaş tıp da insanın bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklarla mücadelede rol oynayabilecek yöntemleri reddetmez. Ancak bu yöntemlerin, çağdaş tıbbı bir kenara iterek "tek tedavi" veya "son çare" gibi sunulması etik değildir. Daha önemlisi hastayı kandırarak veya cahil cesaretiyle insanlar üzerinden para ve itibar kazanma amacı güden bazı kötü niyetli kişilerin yani şarlatan ların ne yazık ki alternatif tıp maskesi takmasıdır.
    Alternatif tıp uygulayıcılarının eğitimi de önemli bir sakınca sebebidir. Hastalıkların sebebi (etiyoloji) hakkında malumatı olmayan bireylerin etkene yönelik tedavi yapmaları olanaksızdır. Bu nedenle, başta Rusya olmak üzere bir çok ülkede alternatif tıp eğitimi tıp fakültelerinde bir tıp branşı olarak verilmekte, kullanılan tedavi yöntemleri ve maddelerinin güvenilirliği araştırılmaktadır. Bu sayede, alternatif tıp da daha kapsamlı ve güvenilir hale gelmektedir.



                                    http://www.google.com.tr/search?q=spa+da+kullanılan+bitki


    bitkilerin yaşam alanları


    DEĞİŞİK YAŞAMA ORTAMINDAKİ BİTKİLER

            Bitkiler suda yaşayan bitkiler ve karada yaşayan bitkiler olarak iki grupta inceleyebiliriz.

    Suda Yaşayan Bitkiler :

            Dere, göl, nehir ve denizlerde yaşayan bitkilere su bitkileri denir. Genelde otsu bitkilerdir. Örn: nilüfer, sazlıklardaki kamışlar, su yosunları …….. vb.
    İyi gelişmiş gövdeleri yoktur. Su bitkilerden nilüferin kökleri suyun altındaki topraktadır. Bazı durumlarda su bitkileri ortama daha iyi tutunmak için destek kökleri oluştururlar. Ayrıca bataklıklarda yaşayan su bitkilerinin kökleri yüzeye kadar çıkarak hava depo ederler.

    Karada Yaşayan Bitkiler :

            Karada yaşayan bitkiler otsu ve odunsu gövdeye sahiptiler. Kök, gövde, yaprak, çiçek vb. organlar bulunur. Karada hem çiçekli, hem de çiçeksiz bitkiler bulunur. Karada yaşayan çiçekli bitkilerde eşeyli üreme görülür, çiçeksiz bitkilerde ise döl almaşı görülür.
            Karasal hayatta her bölgedeki yaşam şartları aynı değildir. Kutuplardaki, çöllerdeki, dağlardaki, ovalardaki vb. yerlerde farklı hayat şartları vardır. Bu duruma bağlı olarak da farklı bitki türleri yetiştirmektedir. Bitkiler uyum sağladıkları bölgelerde yaşarlar. Örn: Sıcak ve kurak yerlerde yetişen kaktüs, kutuplarda yaşamaz.
            Bitkiler farklı iklim şartlarına uyum sağlarlar. Farklı iklim şartlarının oluşmasında yükseklik, sıcaklık, toprağın yapısı, su vb. etmenler etkilidir.

                    Suda ve Karada Yaşayan Bitkiler Arasındaki Farklar

    Suda Yaşayan Bitkiler

    1. Kök ve gövde fazla gelişmemiştir.
    2. Yaprakları büyük ve geniş yüzeylidir veya ipliksi parçalar halindedir
    3. Stomalar yaprağın ön yüzündedir
    4. Gövdeleri yumuşaktır.


                   http://www.google.com.tr/search?q=suda+yaşayan+bitkiler

    Karada Yaşayan Bitkiler

    1. Çiçeksiz türleri hariç kök ve gövde gelişmemiştir.
    2. Yaprakları çeşitli şekilde ve büyüklüktedir. (Çoğunlukla az ve dar yüzeyli)
    3. Stomalar yaprağın arka yüzündedir.
    4. Gövdeleri çoğunlukla dik, sert ve dallıdır.



                         http://www.google.com.tr/search?q=karada+yaşayan+bitkiler

    ’deki Bitki Türleri

    Türkiye, barındırdığı bitki türleri bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Yaklaşık 9.000 den fazla bitki türünün mevcut olduğu ülkemizde, yüksek dağ çayırlarından, bazı tropik bitkilere; bozkırlardan, iğne yapraklı ve geniş yapraklı kadar çok çeşitli bitki toplulukları bulunmaktadır. Dünyanın başka yerlerinde hiç bulunmayan ülkemize has (endemik) bitki türleri de bitki varlığımızın önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ülkemizin bu kadar çeşitli bitki türlerine sahip olmasında bazı faktörlerin etkisi büyüktür.
    Bu faktörlerin başında, kuşkusuz iklim gelmektedir. Bulunduğu konum itibariyle çeşitli iklim özelliklerine sahip olan ülkemizde, bu iklim özelliklerifarklı bitki türlerinin yetişmesine imkân vermiştir, iklim elemanlarından sıcaklık ve yağış ile güneşlenme süresi, bitkilerin yetişmesinde çok etkilidir. Örneğin, özellikle yaz mevsiminde güneşli gün sayısının çok olduğu Akdeniz Bölgesinde, güneş ışığını seven, kuraklığa dayanıklı makiler geniş yer kaplar. Buna karşılık, Doğu Karadenizde sisli – bulutlu ortamları seven ladin, şimşir, fındık gibi  yetişebilmektedir. İklim elemanlarından yağış da bitki topluluklarının yetişmesi ve dağılışında önemli rol oyar. , su isteklerine bağlı olarak yağış rejimlerinin değiştiği alanlarda, farklı türler hâlinde dağılış gösterirler. Örneğin, topluluğu içinde yer alan defne» kocayemiş, zakkum gibi , kuraklığa dayanıklı olduklarından Akdeniz Bölgesinde yetişebilmektedir.
    Buna karşılık, su ihtiyacı yüksek bir bitki olan çınar ise genellikle suyun bol olduğu alanlarda ve 1000 mden daha aşağıda yetişebilmektedir. Ülkemizde bitki örtüsünün farklılığı ve dağılışı üzerinde etkili olan diğer faktörler ise yükselti. Jeolojik yapı ile yüzey şekilleridir. Yükselti, bitkilerin hayat alanını sınırlayan bir etkendir. Çünkü yükselti arttıkça, havadaki su buharı ve sıcaklık azalmakta, belli bir yükseltiden sonra yağış miktarı da düşmektedir. Buna bağlı olarak da farklı yükseltilerde farklı bitkiler yetişebilmektedir. Bitkiler için bir durak yeri ve besin kaynağı olan toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri de bitkilerin dağılışı üzerinde etkilidir. Örneğin, bazı bitkiler, özel toprak şartlarında yetişebilmektedir.
    Fıstık çamı, dana çok volkanik taşların ayrışması sonucu oluşan kumlu topraklarda yetişir. Bu sebeple fıstık çamı uygun toprakların yer aldığı Aydın ve Manisa çevresi ile Nur dağlarında doğal olarak yetişmektedir. Akdeniz kökenli bir bitki olan kızılcam. Karadeniz Bölgesinde Kızılırmak ve Yeşilırmak vadisindeki bazı kuytu alanlarda yerel olarak yetişir. Yine bir Akdeniz bitkisi olan zeytin de Artvinde Çoruh ırmağı vadisindeki kuytu alanlarda yetiştirilebilmektedir.

    Özellikler:
    1- Bitkiler hayvanların besin kaynağıdır.
     2- Bitkiler toprakların aşınmasını ve sellerin oluşumunu sağlar.
     3- Bitkilerden ilaç yapılır.
     4- Canlıların beslenmesinde ve kullandığımız bazı mal ve eşyaların üretiminde yer tutar.
     5- Bitkiler çeşitli topluluklar halinde bulunur (Orman ,Çalı, ot gibi)
     6- Türkiye’de 12.000’den fazla bitki türü bulunur.Bu yüzden dünyada ekvatoral bölgeden sonra oldukça zengin bir ülkedir.
     7- Ülkemizde farklı iklim bölgelerine ait, bitkilerde barındırır.
    Relikt (Kalıntı) Bitki: 4.Zamandaki buzul devrinde yaşayabilen iklimlerin ısınmasıyla günümüzde dağların yüksek kesimlerindeki soğuk alanlarda yaşamını sürdüren eski devre ait bitkilerdir. Ülkemizde dördüncü jeolojik zamanda görülen iklim değişiklikleri bitki topluluklarının dağılışı üzerinde etkili olmuştur.Karadeniz iklim bölgesine ait bitkilerin Akdeniz iklim bölgesinde, Akdeniz iklim bölgesinde yer alan bitkilerinde Karadeniz iklim bölgesinde yer alması bu şekildedir. Akdeniz bölgesinde yer alan:kayın, porsuk, fındık ve gürgen gibi ağaçlar relik topluluklardır. Ülkemizde yer alan bitkilerin yaklaşık üçte biri günümüz iklim şartlarının ortaya çıkmasından daha önce oluşmuş kalıntı bitkilerdir.

    Endemik bitkiler:Yeryüzünde sadece belirli bir bölgede yetişen bitki topluluklarına denir. Ülkemizin yer şekillerinin çok çeşitlilik göstermesi ve geçmişte sık sık önemli iklim değişimlerinin yaşanması endemik türler bakımından zenginleşmesini sağlamıştır. Ancak sıcak iklimlerde yetişen ama ülkemizde Torosların güneye bakan sıcak yamaçlarında yetişme ortamı bulabilen bitkilerdir. Üçüncü zamanda geniş alanlar kaplayan bazı bitkiler geçen süre içinde iklim şartlarının değişmesi ve yer şekillerinin de etkisiyle bazı bölgelerde günümüze kadar kalabilmiştir. Kasnak meşesi Dedegöl ve Davras dağlarında yar alan karstik çukurlarda, Sığla ağaçları Köyceğiz gölü çevresinde, Datça hurması Teke ve Datça yarımadalarında, Kazdağı köknarı Kaz dağında, İspir meşesi Kastamonu ve Yozgat çevresinde yetişir.
    Geniş Yapraklılar: Kayın,Kestane,Meşe, Dişbudak,Ihlamur, Kavak
    İğne Yapraklılar: Ladin, Köknar, Sarıçam, Karaçam, Kızılçam

    ÜLKEMİZDE BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN ZENGİN OLMASI ŞU FAKTÖRLERE BAĞLIDIR;
    İklim etkisi: Karadeniz’de dağların eteklerinde-geniş yapraklı orman görülürken, Karadeniz’de dağların yükseklerinde iğne yapraklı orman görülür. Akdeniz’de kuraklığa dayanıklı bitkiler, iç kesimlerde bozkırlar vardır. Yüzey şekillerinin etkisi: Dağ kuşaklarının kuzey ve güney yamaçlarında ormanlar birbirinden farklıdır. Örnek: K.Anadolu Dağlarının kuzeyinde aşağıda nemli ve ılıman geniş yapraklı, yukarıda ise iğne yapraklı orman görülür. Aynı dağın güneyinde ise kuraklığa dayanıklı fazla güneş ışığı isteyen kurakçıl bitkiler yetişir. Yine yükseltinin artmasına bağlı olarak da, bitki örtüsü farklılık gösterir. Örnek: Toroslarda 1000m’ye kadar, isteyen Kızılçam ormanları yetişirken, daha sonra soğuğa dayanıklı sedir ormanları görülür.Toprak ve Ana Materyalin Etkisi: Bitkilerin besin maddesi isteği ve kök gelişim özellikleri farklıdır. Bazı bitkiler kireçli arazileri, bazı bitkiler yumuşak ve kumlu ana materyalleri tercih eder. Tuzlu topraklarda Fıstık çamı, ve sarıçam yetişmez, bunlar kumlu topraklarda yetişir.

    İnsan etkisi: Ülkemizde medeniyetler eskiden beri geliştiği için, bitki örtüsü çok tahrip edilmiştir. Akdeniz’de kızılçam ormanlarının yerini çalı toplulukları almış, İç ve D.Anadolu ormanlarının yerini bozkırlar almıştır.

    İklim değişmeleri: 4. Jeolojik zamanda, soğuk ve az yağışlı devirde Avrupa ve Sibirya’da yetişen bitkiler Anadolu’da yayılmıştır. Sıcak ve nemli devirde Akdeniz iklim bölgesinde yetişen bitkiler Anadolu’nun kuzeyine kadar ilerlemiştir. Yurdumuzda geçmişteki iklim şartlarına göre yetişmiş bazı bitkilerde bulunmaktadır. Ülkemizin bu özelliği, daha önceden yetişmiş olan bitkilerin tamamen ortadan kalkmasını engellemiştir. Bu nedenle ülkemizdeki bitkilerin üçte biri kalıntı bitkilere aittir. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bitkilere Endemik bitkiler denmektedir.


    ORMANLAR: Ormanlar geniş yapraklı,iğne yapraklı, bazen de karışık orman gibi gruplara ayrılır. Bu ormanlar iklim ve toprak şartlarına göre farklı bölgemizde yetişir.

    1)KARADENİZ ORMANLARI:    Bu bölgede iki farklı orman kuşağı yer almaktadır. Birincisi Karadeniz kıyısı boyunca nemli ve ılıman iklimde yetişen geniş yapraklı orman, ikincisi dağların yükseklerinde nemli ve soğuk iklimde yetişen iğne yapraklı orman görülür. Karadeniz bölgesinde bulunan ormanların en önemli özelliği, ağaç türlerinin fazla olmasıdır. Sebebi iklimin uygunluğudur. D.Karadeniz bölümünde ülkemizdeki bitki türlerinin yarısı görülür. (6 bin çeşit)
    a-Geniş Yapraklı Orman: Batıda yıldız dağlarından başlayarak doğuda Gürcistan sınırına kadar dağların kuzey yamaçlarında 1000m’ye kadar olan bölümde yer alır. Kışın yapraklarını dökerler. Bu orman kuşağında; kayın, kestane, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe, kızılağaç ve dişbudak türleri bulunur.Ormanlardaki ağaç türleri bazen tek, bazen toplu şekilde dağılış gösterir. Yıldız dağlarında meşe, kayın, gürgen yaygındır. Batı ve orta Karadeniz kuşağında, kestane, kayın ve gürgen yaygındır. Kayın kerestesi özellikle mobilyacılıkta ve kaplamacılıkta kullanılır.Doğu K. bölümünde ise, kızılağaç ormanları hakimdir. Yamaçlarda ıhlamur, kestane ve kayın ormanları bulunur.
    Geniş yapraklı Tropikal Ormanlar
    Bölgedeki kayın ormanlarının altında ağaççık veya çalılarda bulunur. Bu ağaçcıkları, orman gülü, fındık, üvez, kayacık, kızılcık ve şimşir oluşturur. Orman gülü daha çok. Batı ve Doğu Karadeniz bölümlerinde hakimdir.
    Karadeniz bölgesindeki ormanlarda, nadiren anıt ağaçlarda vardır. Örnek: Batı K.’de Yenice kasabasında kalın gövdeli (Istranca meyvesi) bulunur. Ayrıca Porsuk ve Fındık ağaçları da görülür. Bu ağaçları korumak için Yenice çevresi, tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir. İstanbul ve çevresinin odun ihtiyacını Çatalca ve Kocaeli platolarındaki ve yıldız dağlarındaki Demirköy meşe ormanları karşılar.
    b-Karışık ormanlar: Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde kuzey yamaçlarda 1000-1500m arasında görülür. Geniş yapraklı ağaçlardan kayın, iğne yapraklılardan köknar ve sarıcam ağaçları bulunur.
    c-İğne yapraklı ormanlar: Dağların yüksek kesimlerinde 1000-2000 arasında görülür. İkiye ayrılır.
    1) Ordu’nun batısında sarıçam, köknar, ve karaçamlardan oluşanlar.
    2) D.Karadeniz’de Ladinlerin hakim olduğu ormanlar.
    Ayrıca köknar, sarıcam, saf ladin ormanları, Ardanuç ve Şavşat dolaylarında yaygındır.Yazın doğu Karadeniz fazla sisli ve yağışlı olduğundan bitki örtüsü açısından farklı bir ortam oluşturur. Sisli ortamları seven ağaçlar yaygındır.
    K.Anadolu dağlarının güney yamaçlarında orman örtüsünün özelliği değişir. Kaçkar, Ilgaz, Bolu ve Köroğlu dağlarının güney yamaçlarında güneşi seven sarıçam ormanları hakimdir. Bolu, Gerede arasında ve Kastamonu’da karaçam ormanları yaygındır. Alçak olukların tabanlarında Erbaa, Niksar oluğu, Gökırmak ve Devrez vadilerinin güney alt yamaçları Kızılçam ormanlarıyla kaplıdır.
    Not: Karadeniz bölgesi bitki örtüsü açısından en önemli özelliklerinden biride ot toplulukları yönünden zenginolmasıdır.

    2) BATI ANADOLU ORMANLARI: 
    Batı Anadolu’da yükselti ve bakının etkisine bağlı olarakekolojik özellikleri farklı üç orman topluluğu görülür.
    a-Kızılçam ormanları: Kıyı ile 600-800m’ye kadar olan sahada iğne yapraklı ormanlardır.Sıcaklık isteği fazla olup, kuraklığa dayanıklıdır.Kızılçam Akdenizde en iyi yetişen ağaçtır.Ege de kıyıdan 600 800m’ye kadar yetişir.Bu ormanlarımız en fazla Ege de yaygındır. Kızılçam ormanlarının yetiştiği sahalarda makiler yaygındır.Edremit ,Burhaniye –Havran arasında ve güney Marmara kıyılarında geniş zeytinlikler vardır.
    b-Karaçam Ormanları: Yazı,serin ve güneşli, kışı karlı olan ortamlarda yetişir.Bu nedenle; yüksek dağlık alanlarda Dursunbey, Demirci,Uşak, ve Kütahya çevresi, Bozdağlar, Aydın ve menteşe dağlarında karaçam ormanları geniş yer tutar. Kaz dağında da çok geniş sahalar kaplar. (Kozak /Bergama) ve Kaçarlı (Aydın) dolaylarındaki kumlu topraklarda Fıstık çamı ormanları yer alır.
    c-Meşe Ormanları: Dağların alt seviyelerinde ve Batı Anadolu platolarında görülür.
    d-Kayın ormanları: Marmara Bölgesi’nde Samanlı, Uludağ, Domaniç Kapıdağı ve Kazdağı’nın kuzeye bakan yamaçlarında, ayrıca İç Batı And. Şaphane ve Murat Dağının kuzeye bakan yamaçlarında görülür.Sebebi yazın nemli hava olması.Uludağ’da dikey yönde birden fazla orman kuşağı bulunur. Uludağ’ın kuzeyinde altta maki ve kestane, üstte meşe, kayın, köknar ve karaçam bulunurken güneyde, alttan üste doğru, kızılçam, meşe, karaçam ve sarıçam ormanları görülür.
    3- AKDENİZ ORMANLARI: a) Akdeniz kıyı kuşağı ormanları: Kıyıdan, Toros Dağlarının 1000 m ’ye kadar olan kısmında, kuraklığa dayanıklı Kızılçam Ormanları yaygındır. Kızılçam, yağışlı yerlerde hızlı büyür; o yüzden ülkemizin en hızlı büyüyen ormanıdır. Reçinesi fazla olduğu için kolay yanar. Bu nedenle orman yangınları kızılçam ormanlarında görülür. Köyceğiz gölü çevresinde, gövdesinden yağ çıkarılan ve kozmetik sanayiinde kullanılan Sığla ağacından oluşan ormanlar bulunur. Bunlar sadece Türkiye’de yetişir.
    b)Akdeniz Dağ Kuşağı Ormanları: Kızılçam orman kuşağının üzerinde 2000m’ye kadar çıkar. Bu sahada karaçam, sedir ve köknarlardan oluşun iğne yapraklı ormanlar hakim durumdadır. Akdeniz dağ kuşağında sedir ormanları geniş saha kaplar. Bunlar doğuda, Maraş (Ahır Dağ) başlar batıda Denizli’deki Çal dağına kadar uzanır. Kerestesi çok kıymetlidir. Eskiden sedir ağacından tapınaklar, saraylar yapılmıştır. Bu nedenle bu ormanlar çok tahrip edilmiştir.
    Akdeniz dağ kuşağının diğer bir ormanını Toros köknarı oluşturur. Doğuda Nur Dağları ile Burdur’da (Bucak) arasında bulunur. Bunlar güneş ışığını sevmediğinden kuzey yamaçlarında bulunur.
    Karaçam ormanları: Toros dağlarının yüksek kesimlerinde yaygın durumdadır. Adana’nın kuzeybatısında, Beyşehir gölü çevresinde ve Teke yarımadasında gür karaçam ormanları görülür.Kerestesi değerli olduğundan mobilya, kapı ve pencere yapımında kullanılır.
    Meşe ormanları: Beyşehir ve Eğirdir gölleri çevresi ile Nur dağı ve K.Maraş- Pazarcık arasında çok yaygındır. Sadece ülkemizde görülen Kasnak meşesi, Davras dağında yetişir. Toros dağlarındaki sedir ve karacam ormanlarının olmadığı yerlerde Ardıç toplulukları görülür. Ardıç topluluklarına Taşeli Platosu Göller yöresi Teke yarımadası ve Maraş’ta görülür.
    Nur dağlarının yüksek kısımlarında, İskenderun körfezine ve kuzeye bakan yamaçlarda geniş yapraklı kayın, meşe ve gürgen ormanları görülür. Bu ormanların içinde Karadeniz’e ait, kızılçam, fındık, porsuk, ıhlamur ve akçaağaç bulunur.
    4) DOĞU VE İÇ ANADOLU ORMANLARI: Bu bölgelerimizde nispeten kuraklılığa ve soğuğa dayanıklı ağaçlardan oluşan ormanlar yetişir. Bu ormanlar, gür değil, seyrektir. Bu bölgelerdeki belli başlı ormanlar meşe, karaçam, ve ardıçlardan oluşur. İç ve Doğu Anadolu’da meşe ormanları hakimdir.
    Doğu Anadolu’da: Gür meşe ormanları Tunceli, Pötürge, Bingöl dolaylarında ve G.Doğu Toroslarda yaygındır. Bu ormanların büyük bölümü, yakacak odun sağlamak amacıyla kesilmektedir. Bu yüzden meşe ormanları sürekli tahrip edilmektedir.
    İç Anadolu’da: Dağların 1000-2000m’ler arasında özellikle Torosların kuzey yamaçları ile K. Anadolu Dağlarının güney yamaçlarında meşe ormanları görülür. Bu dağların üst yamaçlarında karaçam, eteklere doğru ise karaçam ve meşe’den oluşan karışık orman bulunur. Kuzeyde Akdağ madeni, Erzincan-Refahiye arasındaki dağlarda Sarıçam ormanları yer alır.
    Güneydoğu Toroslarda; Antep Platosu, Mardin( Mazıdağı) ve Karacadağ dolaylarında meşe ormanları yaygındır.
    Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ormanları: Kilis-Gaziantep arasında kızılcam, yabani fıstık ve bunların aşılanmasıyla yetiştirilen Antepfıstığı yer alır. Kilis dolaylarında Zeytin ,Siirt dağlarında Kızılçam toplulukları vardır.
    ORMANLARIN FAYDALARI
    1- Odun ve kereste ihtiyacımızı sağlar.
    2- Eğimli yamaçlarda erozyonu önler
    3- Her türlü dinlenme ihtiyacımıza cevap verir.
    4- Yurt savunmasında, çeşitli yönlerden kolaylık sağlar.
    5- Yabani ve özellikle av hayvanlarını barındırır.
    6- Yağış sularını yer altına toplar,bunlarında kaynaklar halinde çıkmasını sağlar.
    7- Havadaki oksijen ve karbondioksit dengesini sağlar.
    Not: Ormanlardan sürekli faydalanmak için ormancılığın üç temel ilkesi vardır.
    a-Ormanların genişletilmesi
    b-Devamlı korunması
    c-İşletilmesi
    Ormanların faydalarını ona başlık altında toplarız.
    a) DOĞAL DENGEYİ SAĞLAR :
    Eğimli sahalarda ormanlar toprağı örgü şeklinde sararak toprakların aşınmasını önler. Toprak tabakasına saldığı kökleri ile suyun derinlere sızması için, küçük kanalcıklar oluşturur.Böylece ormanlık sahalara düşen yağışlar toprağa sızar ve oradan yer altı suyuna, derelere ve kaynaklara kavuşur.
    Ormanların diğer önemli tarafı,doğadaki besin maddelerinin dolaşımını sağlamasıdır. Toprağa düşen dal ve yapraklar; bakteriler tarafından organik maddeye dönüşür.Organik madde, topraktaki bitki besin maddesini artırarak bitki örtüsünün daha iyi gelişmesini sağlar. Diğer taraftan toprağa karışan organik madde toprakta gözenekli bir yapı oluşturur.Bu da yağışların toprağa sızmasını sağlar.
    b)ORMANLAR DİNLENDİRİCİ ETKİ YAPAR :
    Orman içi mesire yerleri ve milli park alanları, önemli dinlenme yerleridir. Ülkemizde son yıllarda önemli milli parklar kurulmuştur.Bunlar;Yozgat çamlığı, Kaçkar Adana(soğuksu),Kızılcahamam, Kuş Cenneti, Uludağ,Yedigöller,Dilek yarımadası(Aydın). Spil dağı,
    Kızıldağ(Yalvaç), Termosos, Köprülü Kanyon, Olimpos, Beydağları, Altınbeşik mağarası (Antalya)Kovada (Isparta), Mercan vadisi, Maçka, Altındere, Hatilla vadisi, Beyşehir,Karagöl, Nemrut Dağı (Adıyaman), Başkomutanlık (Afyon), Honaz Dağı (Denizli)
    c)ODUN, KERESTE VE BAZI SANAYİ KOLLARINA HAM MADDE SAĞLAR:
    Ormanlardan yakacak odun ve kereste üretilir.Yılda ortalama 6-8 milyon m3 tomruk elde edilir. Bunlar inşaatta, kağıt üretiminde,ambalaj sanayisinde, maden ocaklarında destek ,PTT ve enerji hatlarında taşınma direği olarak kullanılır. Ayrıca çamdan elde edilen reçine, kimya sanayiinde, boya yapımında kullanılır.
    Ormanlarımızdan odun ve kereste üretimi orman işletmelerine yapılır.Odunu büyük bir bölümü yakacak olarak evlerin ısıtılmasında kullanılınır.Evlerin ısıtılmasında enerjinin beşte biri odundan sağlanır.
    Ormanlarımızı., korunan ormanlar ve verimli parklar hariç işletmemiz gereklidir. Ormanlarımız, orman içinde ve orman kenarında yaşayan köylülerimizin önemli gelir kaynağıdır. Köylerimizin üçte ikisi orman içinde ve kenarında kurulmuştur.Nüfusumuzun onda biri ormanlardan yararlanmaktadır.Bu yönü ile de ormanlarımız vatandaşlarımıza iş temin eden doğal kaynaktır.
    B – MAKİ
    Akdeniz iklimi etkisindeki kıyı bölgelerimizde insanların tahrip ettiği orman kuşağının yerinde oluşan bitki topluluğudur. Makiler çalı yada ağaççık olarak tanımlanır. Yüzlerce çeşidi vardır. (Tesbih, Sandal, Zakkum, Delice Zeytin, Kocayemiş, Keçiboynuzu v.s. bazılarıdır. ) Makiler tüm kıyılarımızda görülür. Ancak Güney kıyılarımızdan Kuzeye doğru yükselti basamakları ve çeşitleri değişir. (enlemin etkisi) Akdeniz’de 800-1000m lere Ege’de 500-600m lere Marmara’da ise 300m’ye kadar yetişebilirler. Karadeniz’de ise Yalancı Maki dediğimiz Garigler yer alır.
    C – BOZKIR
    İklim şartlarının ağaç yetişmesine uygun olmadığı yarı kurak yerlerdeki otsu, dikensi küçük çalı topluluklarıdır. İlkbahar aylarında yemyeşil olan bu ot toplulukları, yaz kuraklığı ile sapsarı kurak ve çorak çalı topluluğuna dönüşür. İç bölgelerimizdeki alçak (çukur) alanlarda yayılan bozkırlar yağışın arttığı dağ yamaçlarında yerlerini iğne yapraklı ormanlara bırakır. İç Anadolu’da bir çok yerde bu ormana geçiş kuşağı birden olmaz çünkü insanların tahribi sonucu eskiden orman olan alanlar tek tük ağaçlardan ibaret olan Antropojen Bozkırlara dönüşmüştür. Doğu Anadolu’da yüksek platolardaki bozkırlar kurak bir yaz yaşamadıkları için yazın yemyeşil kalırlar. Bu yüzden buralarda büyükbaş mera hayvancılığı yaygındır.
    D – DAĞ ÇAYIRLARI (Alpin Çayırları)
    Ormanların yetişemeyeceği kadar soğuk ve az nemli yükseltilerde görülen yazın yeşeren kışın kar altında kalan soğuğa dayanıklı ot topluluklarıdır.Erzurum kars bölümünün yüksek yerlerinde yaz yağışlarına bağlı olarak sıkca görülür.Büyük baş hayvancılığı destekler.


    http://www.bilgicik.com/yazi/turkiyedeki-bitki-turleri-performans-proje-odevleri/